Karar yazarı Yıldıray Oğur, 31 e DEM seçmeninin son iki büyük seçimden kritik büyükşehirlerde iktidarın kaybetmesi adına muhalefete oy vermek zorunda kalmasının büyük bir fedakarlık olduğunu kaydederek, ” Bu yüzden bütün muhalefet partilerinden özellikle de DEM Partisi’nden 2024 yerel seçimlerinde de kritik büyükşehirlerde tatava yapmayıp CHP adaylarına oy vermeleri bekleniyor” dedi.
2014 yerel seçimlerinde CHP’nin İstanbul adayının Mustafa Sarıgül, AKP adayının ise Kadir Topbaş olduğu seçim sürecinde BDP’ye AKP’nin kazananaması için “güçlü aday” çıkarılmamasının önerildiğin öne sürüldüğü söyleyen Oğur, “Ama BDP, çıkarabileceği en güçlü adayı çıkardı: Sırrı Süreyya Önder’i. Sonra çözüm sürecinde iktidarla yan yana olmasına çok bozulmuştu muhalifler. Ama en çok İstanbul’a aday olmasına kızdılar.Sarıgül ile ilgili kafası karışıklar için o günlerde iki popüler ikna edici cümle bulunmuştu “Tatava yapma bas geç” ifadelerini kullandı.
DEM ve Kürt seçmeninden yine “fedakarlık” yapılması istendiğini söyleyen Oğur köşe yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Bütün muhalefet partilerinden özellikle de DEM Partisi’nden 2024 yerel seçimlerinde de kritik büyükşehirlerde tatava yapmayıp CHP adaylarına oy vermeleri bekleniyor.
Peki, tam olarak yerel seçimlerde DEM Partisi’nin ve Kürtlerin tatava yapmayıp basıp geçmekten çıkarı bu kez ne olacak? DEM Parti, büyükşehirler karşılığında birkaç büyük ilçede ve birkaç şehirde CHP’nin desteğini alabilir. Ama yerel seçimlerde sandıkta iktidar değişmeyecek, kim kazanırsa kazansın adalet sorunları, ekonomik sorunlar, Kürt sorunu çözülmeyecek. Peki, neden zaten zayıf, hedefte bir parti başka bir muhalefet partisi belediyeleri yönetsin diye böyle bir bedel ödesin?
İktidarın düşmanlığını bir kere daha üzerine çeksin, kendi talepleri için müzakere edebileceği kapıları kapatsın, her seçimde CHP’ye basamak olarak siyasi kimliğini bir kere daha zayıflatsın? CHP’liler, seküler muhalefet için sandıkta bu iktidarın yenilmesi herşeyden önemli olabilir. Bunu laiklik, Cumhuriyet için bir olmazsa olmaz olarak görebilirler. Ama DEM Partililer de bunu böyle görmek zorunda değil.
Zaten yeterince düşmanlaştırılmış, cezalandırılmış insanların üzerine bir de yerel seçimlerde iktidara karşı işbirliği yapan parti yükünü yüklemek mi, bundan imtina etmeleri mi ahlaken daha fazla sorunlu acaba? Üstelik günün sonunda “Dersim” demenin, “Şeyh Said’in mezarı bulunsun” diye konuşmanın bile hala büyük çoğunluğunun tüylerini diken diken ettiği bir muhalefeti güçlendirmek neden gözü kapalı iyi bir fikir olsun?
O yüzden herkesin, özellikle DEM Parti’nin, Demirtaş’ın tatava yapmak ve basıp geçmemek hakkı var. Pazarlık yapmak isteyenler önce bu hakka saygı duymalılar.”