Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın Gazze’deki soykırımı bitirmeye yönelik ve bölgedeki savaş ve kriz haline dair ortaya attığı nam-ı diğer “Barış Planı”nı ve hemen sonrasında sırasıyla İsrail ve Mısır’a yaptığı ziyaretleri dışarıdan en dikkatle takip eden ülkelerin başında doğal olarak Rusya geldi.
Rusya Federasyonu’nun önceki gün Mısır’ın Şarm-El Şeyh adlı ünlü tatil beldesinde büyük şatafatla ve bir dolu bölgesel gücün ve öncü ülkenin devlet başkanı ve başbakanının katılımıyla İsrail ve Hamas arasında ilgili ülkelerin “garantörlüğünde” imzalanan anlaşmaya Moskova cephesinden ilk ciddi ve resmi tepki, basın danışmanı ve sözcüsü Mariya Vladimirovna Zakharova ile birlikte dün düzenlediği basın toplantısında Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan geldi.
“SADECE GAZZE EKSENLİ BİR PLAN, GENEL BARIŞI TESİS ETMEK ADINA YETERLİ OLMAZ”
Lavrov, daha çok Arap ülkelerinden gazeteci ve muhabirlerin bulunduğu geniş katılımlı uzun basın toplantısında, Mısır’da bir dizi devletin garantörlüğünde Hamas ve İsrail arasında imzalanan anlaşmanın her şeyden önce “Gazze Şeridi”nde barışı tesis etme amacı gütmesini fazlasıyla ve tamamen önemsediklerini belirtti.
Ne var ki Rus bakan, sözlerinin devamında barışın Gazze ile sınırlı tutulmasının uzak ara yeterli olmadığı ve olamayacağını; ortada eskiden beri süregelen bölünmüş Filistin toprakları meselesinin bulunduğunu, bunun da merkezinde Batı Şeria’nın olduğunu; kalıcı barışın gerçek anlamda tesisinin Filistin’in Gazze dışındaki topraklarının da bu plana dâhil edilmesiyle ancak mümkün olabileceğini kaydetti. Bu noktada da Rusya’nın Filistin-İsrail probleminde, Filistin’in işgal edilmiş topraklarında konunun nihai çözümüne ilişkin Sovyetler Birliği döneminden beri süregelen yakın tarihsel pozisyonunda kayda değer bir değişiklik olmadığı bir kez daha görülmüş oldu. Ancak buna rağmen, Soğuk Savaş devrinde bölgede Ürdün ve sonradan Mısır haricinde hemen hemen tüm Arap ülkeleriyle stratejik müttefik konumunda olan ve dahası İsrail ile diplomatik ilişkileri dahi bulunmayan SSCB, bilindiği gibi o zamanlar Filistin Devleti’nin en geniş sınırlarında ve tarihsel topraklarında kurulmasını savunan en ilerici bir pozisyonu sahiplenmekteydi.
“BİRKAÇ BELEDİYE YÖNETİMİ’ VEYAHUT MAKSİMUM ‘YARI BİR DEVLET YAPISI’ DEVLET DEĞİLDİR”
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, ilgili basın toplantısının devamında, Barı Şeria’nın halen her bir yerinin kendi ifadesiyle “yasa dışı yerleşimlerle” dolu olduğunu belirttikten sonra, “geriye fiilen hiçbir yerin de kalmadığını” vurgulamaktan geri kalmadı. Birilerinin ilgili bölgede Filistinlilere yönelik birkaç belediye yönetimi veyahut da maksimum “yarı bir devlet yapısını” reva görmekten bahsettiğini hatırlatan Sergey Lavrov, bunun haklı olarak kesinlikle bir “devlet anlamına” gelmediğinin altını çizdi. Gazzelilerin evlerine dönüş sürecinin başladığını ve döndükten sonra tam olarak nerede ve hangi şartlarda yaşayacaklarını “tahayyül dahi edemediğini” ifade eden Rus Bakan sözlerinin devamında, oluşturulması vaat edilen yeni devlet formülasyonun da salt Gazze’nin adının geçtiğini, hâlbuki Ürdün Nehri’nin Batı tarafından her nedense kimsenin bahsetmediğine dikkat çekti. BM’nin ilgili kararında “1967 yılındaki sınırları üzerinde birleşik bir Filistin devletinden bütünlüğünden” söz edildiğine işaret eden Lavrov bu bağlamda ülkesinin geleneksel tutumunun değişmediği teyit etmiş oldu.
Okay Deprem